SAĞLIK TURİZMİ PERSPEKTİFİNDE BABYMOON: GÜNCEL DURUM VE GELECEĞE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Özet: Sağlık turizmi, bireylerin sağlık sorunlarının tedavi edilmesi ya da mevcut sağlık durumlarının geliştirilmesi ve korunması adına farklı ülkelere gerçekleştirilen turizm odaklı seyahatleri tanımlamaktadır. Özellikle küreselleşme ve uluslararası boyutta sağlık hizmetleri sunulması yönünde oluşan sosyal, teknolojik olanaklar, sağlık turizmi faaliyetlerinin ve bu yönde bir araştırma alanının oluşmasını tetiklemiştir. Sağlık turisti olarak da adlandırılan bireyler sağlık hizmetlerini farklı ülkelerden alırken turizm etkileşimini içeren bir süreci de tecrübe edebilmektedir. Sağlık yönüyle düşünüldüğünde ise alınacak olan hizmetler ve sağlık turistlerine atfedilen nitelikler dolayısıyla çok çeşitli sağlık turizmi konu alanları da tanımlanabilmektedir. Babymoon söz konusu alanlardan biri olarak oldukça dikkat çekmektedir. Çiftlerin yeni bebekleri dünyaya gelmeden önce gerçekleştirdikleri ve doğum öncesi balayı olarak da ifade edilen babymoon, son zamanların popüler seyahat türleri arasında yer almaktadır. ABD. merkezli ortaya çıktığı kabul edilen babymoon, sadece bir tatil amaçlı aktivite olmamakta, aynı zamanda çiftlerin ve özellikle annenin doğum öncesi stresini atmalarını, sağlık seviyelerini iyileştirmelerini sağlayan bir sürece tekabül etmektedir. Bu durumu itib ariyle babymoon sağlık turizmi araştırmalarının merkezinde yer alan bir araştırma konusuna dönüşmüş durumdadır. Babymoon aktiviteleri tipik bir balayı ya da standart tatil aktivitelerinin ötesine geçerek, hamilelik süreci ve doğuma ilişkin fiziksel ve ruhsal birçok sağlık odaklı hizmetleri içermektedir. Bir wellness turizmi olarak da kabul edebileceğimiz babymoon, sağlık, turizm ve hatta pazarlama üçgeni bağlamında ele alınabilmektedir. Dolayısıyla babymoon içerisinde hangi tür aktivitelerin organize edildiği, bununla birlikte turizm odaklı etkileşimin ne şekilde yapılandırıldığı ve en nihayetinde bu sürecin hedef kitlelere pazarlanabilmesi aşamasında hangi tür mekanizmaların işletilebildiği önem arz etmektedir. Açıklamalardan hareketle bu çalışma, yükselen trenddeki babymoon konusunu sağlık turizmi kapsamında ele almakta ve bu çerçevede gerçekleştirilen güncel çalışmaları inceleyerek, geleceğe yönelik çıkarımlar ortaya koymaktadır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada öncelikli olarak babymoon ve sağlık turizmi bağlantısına dair kavramsal bir bilgilendirme ortaya konulmuş, ardından literatürdeki güncel çalışmaların araştırma süreçleri ve elde ettikleri bulgulara dair detaylar irdelenmiştir. Halihazırda literaratürün mevcut durumu ve küresel ölçekteki gelişmeler sa ğlık turizminin ilerleyişini de yakından etkilemektedir. Dolayısıyla söz konusu ilerleyişe ilişkin çeşitli gelecek değerlendirmeleri de yapılarak kapsamlı bir öngörü birikiminin sunulması sağlanmıştır. Çalışmanın babymoon konusu içerisindeki sağlık turizmi araştırmalarına referans niteliği taşıyacağı, yeni çalışmalara önderlik edeceği düşünülmektedir.

Daha fazlası için tam metni okuyabilirsiniz:

Tam Metin link 1

İklim Krizi’nin Türler Kapsamında Etkileri

ÖZET 

İklim krizi bir dünya sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Artan sıcaklıklar, çevre oluşumunu, doğal afetleri, gıda ve su kaynaklarını, ekonomik bozulmayı hızla artırarak karşımıza farklı senaryolarla gelmektedir. Deniz seviyeleri hızla yükselmekte, kutuplar erimekte, mercan resifleri ölmekte, okyanuslar, denizler asitlenip kirlenmekte, biyoçeşitliliğin bozulması sebebi ile hayvanların nesli tükenmekte ve orman yangınları başlamaktadır. Bu çalışmada biyoçeşitliliğin önemi üzerinde durularak, türler üzerinden bir bakış açısı sunulmaktadır. Böylelikle çalışma, iklim krizi etkilerini azaltmanın, türleri korumanın ve orman yangınlarını engelleyebilmenin mümkün olduğunu göstermektedir. 

Dinozorlar çağından bu yana dünya; en büyük yok oluş süreci içerisinde bulunmaktadır. Nohan 9 eşik belirlemiş ve bu eşiklerin 4’ünü geçtiğimizi belirtmiştir. 

Geçmiş olduğumuz eşiklerimizin arasında 

1- Ormanlar 

2- Biyoçeşitlilik 

3- Su döngüsü 

4- Azot ve fosfor döngüsü  olduğunu belirtip hayati önem arz ettiğini ve kurtarılması gereken acil önceliğimiz olduğuna dikkat çekmektedir. 

İnsan faaliyetlerimiz hız kesmeden  yüksek oranda sera gazı emisyonu  

ürettiğimizi ortaya koymaktadır. Fosil yakıt tüketimi havayı kirletmekte ve okyanus asitlenmesini arttıran en önemli etmenler arasında olduğunu görmekteyiz.  Bu gazlar sonucu azot- fosfor döngüleri yani yaşayan biyosferin çalışabilmesi için gerekli olan besinlerin sağlanması zarar görmektedir. Adeta kelebek etkisi yaratan bu sistemde diğer hayati önem taşıyan geçtiğimiz eşik ise biyoçeşitliliktir. Gün geçtikçe biyoçeşitliliğin önemi daha çok artmakta ve bu anlamda çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. 

Biyoçeşitlilik, insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan temiz su, toprak, hava gibi temel ihtiyaçlarımızın çeşitli bakteri ve canlılar tarafından sağlanması olarak bilinmektedir. Sudaki ve karadaki türler bütünü biyoçeşitliliktir. Ormansızlaşmanın birincil etkisi olarak biyoçeşitliliğin giderek azaldığı görülmektedir.

 Fosil yakıt tüketimi havayı kirletmektedir= deniz ve okyanuslar asitlenmektedir= su döngüsü bozulmaktadır=ormansızlaşma biyoçeşitliliğin bozulmasına sebep olmaktadır.

 Bu döngüde zarar gören ve okyanuslar için önemi yüksek olan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığımız bir diğer canlı ise: Mercan resifleri’ dir.

MERCAN RESİFLERİ 

Mercan resiflerinin gün geçtikçe hızlı bir şekilde ağarmasının ve sonunda yok olacak seviyeye gelmesinin sebeplerini iki kısımda incelemek mümkündür. 

*Yerel stres faktörleri 

*Küresel stres faktörleri 

Mercan resiflerinin yok olması veya beyazlamasında etkili olan yerel stres faktörleri:

* avlanma 

*kirlilik 

*Hastalık

*Azalan kıyı suyu kalitesi gibi faktörler… 

Mercanlar kitlesel beyazlama olayından sonra kendileri iyileştirmeyi başarsalar dahi   bu süreç 1 ile 20 yılı alabilmektedir. 

Mercan resiflerinin yok olmasının veya beyazlamasının sebebi küresel ısınma ve kirlilik olarak bilinmektedir.  Bunun yanısıra aşırı hasat ve hastalık olarak kendini göstermektedir. İnsan kaynaklı dejenere olan  kirlenmeden bahsetmektedir. Kanalizasyon atıklarının yanlış temizlenmesi, azot miktarını artırdığı bilinmektedir. Yükselen deniz sıcaklığı ve seviyesi bu resiflerin beyazlamasına sebep olmaktadır.Okyanuslar için çok önemli olduğunu bildiğimiz bu canlıların yok olması demek ciddi bir canlı kaybına yol açmaktadır. Resifler su canlılarının  üreme ve beslenme yeri olarak bilinmektedir. Gel git olaylarını azaltır.kıyıları korur. Doğanın savunma mekanizması olarak da bilinmektedir. 

Mercan resifleri batı pasifik bölgesinde % 50 azalmış olup, yılda % 1-2 oranında azalmaya devam etmektedir. (Bruno ve selig 2007) selig ve Bruno bu etkileri yerel ve küresel başlığı altında toplayarak incelemekte olup.  azalan su kalitesi bozulan kıyı şeritleri, balıkçılık, kentsel kirlilik, okyanus asitlenmesi gibi faktörleri sıralamaktadır.  Bu insan kaynaklı kirlenme güneydoğu ve asya da belirgindi. Sonuç olarak her iki meta-analiz sonucunda vardığı: dünyanın her yerinde kirlenmenin mercan ağarmasının aynı hızda olduğu. 

ARILAR: İKLİM KRİZiNDE ARILARIN ROLÜ NEDİR?

İklim krizinin diğer tehlikeye attığı tür arı popülasyonu olarak görülmektedir. Şu an arılar için yüksek kaliteli yaşam ortamları bulunmamakla birlikte, polen üretimini de tehlikeye atmaktadır. İklim şartları, mevsim kaymalarının yaşanması habitatlarını tehlikeye atmaktadır.

Ekosistemlerin çalışabilmesi için polen arayışına girilmektedir. Çünkü Avrupa’da ekinler için önemli bir yeri olan kısa tüylü bal arılarının nesli tükenmiş durumdadır. Avrupa çapında ekinler için en iyi polen taşıyıcılarıdır. 

Birleşik krallıktan İsveç’e kısa tüylü bal arılarını götürmeye çalışmaktadırlar.

 ARILAR İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER ?

Arı dostu habitatlar, korunan alan ağlarının kombinasyonları arıları koruyarak çevresel değişimin ilk etkileri görülecektir. (tylianakis ve diğerleri, 2008) 

İklim değişikliği ile kaplanların da neslinin tükenmek üzere olduğunu biliyor muydunuz? 

Peki nasıl? 

KAPLANLAR 

Bir asır önce; doğada 100.000 kaplan yaşadığı bilinmektedir. Şimdi ise bu rakam 3.900 ‘e düştüğü rapor edilmektedir. ( dünya yaban hayatı fonuna göre ) Peki bu hızlı düşmenin etkisi nedir? 

-kaçak avlanma 

-yasa dışı ticaret

-insan/kaplan çatışması 

-yaşam alanlarının kaybı 

-habitat kaybı gibi bir çok etkene yeni bir kriz daha eklenmektedir. 

-iklim krizi 

Sundarbans bölgesinde mangrov ormanlarında önemli bir habitat bulunmaktadır. Bir çok kara ve su canlısının yaşadığı bu bölgede özellikle de Bengal kaplanının yaşam yeri olması sebebiyle, ekosistemi dengeleyerek ormanın yenilenmesine sebep olmaktadır. Bengal kaplanları avlanarak türler arasındaki dengeyi kurmaktadır.

1.YÜKSELEN DENİZ SEVİYELERİ

 Buzulların erimesi ile deniz seviyesi 50 metre kadar yükselecektir. Şu ana kadar …. Erime görülmektedir. Sundarbans mangrov ormanlarında 45 cm ilk bir deniz seviyesi artışı, habitatın %75’ini, 67 cmlik bir su seviyesi yükselmesi sular altında bırakacaktır. Bu veriler sonucunda 25 cmlik artışın mangrov ormanlarının %40 ‘ının sular altında kalacağı hesaplanmıştır. 

(https://www.researchgate.net/publication/285592581_Behavioral_Change_Due_to_Climate_Change_Effects_Accelerate_Tiger_Human_Conflicts_A_Study_on_Sundarbans_Mangrove_Forests_Bangladesh ) sonucunda da burada yaşayan türlerin göç halinde olacağı ve kuzey bölgelerini tercih edeceği bilinmektedir. Kuzeye göç’ün sonuçları ise insan/hayvan çatışması. Sadece bozulan ekosistem değil bozulan toplum düzeninden de bahsetmek mümkün olacaktır. 

 Yapılan araştırmalar sonucunda yükselen deniz seviyeleri mangrov ormanlarına kadar kıyı habitatını önemli ölçüde daraltığını göstermektedir.  (hindistan ve Bangladeş ‘te bulunan) Yükselen deniz seviyeleri Sundarbans bölgesindeki adacıkları aşındırır (kıyı erozyonu) ve tuzlu suyun tatlı suya karışmasına sebep olup kaplanların içme suyuna karışmakta ve suları kirletmektedir. Kaplanlar için yeni tatlı su kaynakları bulup daha yüksek yerlere taşınmalıdır. 

2.ORMANSIZLAŞMA 

 Ormanları kesmek iklim değişikliğini hızla etkilerken, Sumatra kaplanı için türlerinin yok olmasını da hızlandırmaktadır. Sürdürülebilir olmayan bir şekilde yetiştirilen palmiye yağı tarlaları hızla Endonezya ormanlarının yerini almaktadır.

3-SICAKLIK DEĞİŞİKLİKLERİ 

 Kore çam ormanları, yerini köknar ve ladin ağaçlarına bırakırken, değişen sıcaklıklar Rusya ve Çin’ deki Sibirya kaplanlarının yaşam alanlarını hızla değiştirmektedir. Bu, çam ormanlarında avlanan aç kaplanlar için daha az av anlamına gelmektedir. 600 den az Sibirya ve Amur kaplanı kaldı ve bu önümüzdeki 100 yıl içinde dünyanın en büyük kedisinin yok olacağını göstermektedir.

4-DOĞAL AFETLER

 Hızla artan iklim değişikliği artan yangınlarının daha sık olmasına sebebiyet vermektedir. Artan hava sıcaklığı, artan kuraklık ve artan sıcak gün sayısı Sibirya kaplanı habitatını ve beslenme kaynaklarını tehdit etmektedir. 

 İklim değişikliği sebebi ile artan doğal afetler (fırtınalar,seller) ekinleri yok ederek insanların geçim kaynaklarını da olumsuz etkilemektedir. Bunun sonucunda da insanlar geçinebilmek için kaplanların alanlarına girmek zorunda kalmaktadırlar. Sundarban Adaları’nda, yerlerini terk etmek zorunda kalan çiftçiler kaplanların dolaştığı Mangrovlarda deniz ürünleri ve bal toplaması nedeniyle insan-kaplan çatışması ortaya çıkmaktadır. 

 İklim değişikliğinin olumsuz bir diğer sonucu ise kaplanların yaşam alanları daralarak, beslenme kaynaklarını tehdit ederken, kaçak avlanmaya açık hale gelmekte ve savunmasız kalmaktadırlar. 

 Kaplanları korumak; ormanları korumak, yaşam alanlarını korumak, iklim değişikliği ile başedebilmek  için iyi bir yol gibi görünmektedir. Dünya doğayı koruma vakfı WWF 3 bin 900 kaplan kaldığını duyurdu.

-avclılığı bırakmalı 

-yaşam alanlarını korumalı

Önlem olarak neler yapılmalıdır?

1-Küresel ısınma etkilerini azaltmak. 

2- Balık avlama biçimi değiştirmek. (siyanür ile patlatma yönteminden vazgeçmek ) 

3- Kanalizasyon arıtma yöntemi hızlanmalı

4- Gübre kullanımı azaltmalı 

5- Arıtma sistemlerini arttırmalı 

 Tartışma- sonuç 

Yeni teknolojiler, doğa temeli çözümler, sürdürülebilirlik, daha az karbon ayak izi, iyileştirilmiş tarım uygulamaları, fosil yakıt tüketimini azaltarak; biyoçeşitlilik üzerindeki baskıyı azaltabiliriz, yenilebilir enerji, sürdürülebilir büyüme modellerine geçmek, tüketim toplumu olmaktan çıkıp üretim toplumu olmak.

KAYNAKÇA

Bell, J. J., Davy, S. K., Jones, T., Taylor, M. W., & Webster, N. S. (2013). Could some coral reefs become sponge reefs as our climate changes?. Global change biology19(9), 2613-2624.

Pandolfi, J. M., & Kiessling, W. (2014). Gaining insights from past reefs to inform understanding of coral reef response to global climate change. Current Opinion in Environmental Sustainability7, 52-58.

Frieler, K., Meinshausen, M., Golly, A., Mengel, M., Lebek, K., Donner, S. D., & Hoegh-Guldberg, O. (2013). Limiting global warming to 2 C is unlikely to save most coral reefs. Nature Climate Change3(2), 165-170.

Hoegh-Guldberg, O. (2011). Coral reef ecosystems and anthropogenic climate change. Regional Environmental Change11(1), 215-227.

Berkelmans, R., & Van Oppen, M. J. (2006). The role of zooxanthellae in the thermal tolerance of corals: a ‘nugget of hope’for coral reefs in an era of climate change. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences273(1599), 2305-2312.

Sale, P. F. (2008). Management of coral reefs: where we have gone wrong and what we can do about it. Marine Pollution Bulletin56(5), 805-809.

Murray, T. E., Kuhlmann, M., & Potts, S. G. (2009). Conservation ecology of bees: populations, species and communities. Apidologie40(3), 211-236.

Mukul, S. A., Alamgir, M., Sohel, M. S. I., Pert, P. L., Herbohn, J., Turton, S. M., … & Laurance, W. F. (2019). Combined effects of climate change and sea-level rise project dramatic habitat loss of the globally endangered Bengal tiger in the Bangladesh Sundarbans. Science of the total environment663, 830-840.

Web Kaynağı 1:

https://www.conservation.org/blog/4-ways-climate-change-is-making-life-harder-for-tigers

Web Kaynağı 2:

https://wwfint.awsassets.panda.org/downloads/iklim_degisikliginin_turler_uzerindeki_etkisi_raporu_1.pdf

Web Kaynağı 3:

Web Kaynağı 4:

Web Kaynağı 5:

Web Kaynağı 6:

https://wwf.panda.org/wwf_news/?186721/Climate-change-could-drown-out-Sundarbans-tigers—study

Web Kaynağı 7:

Web Kaynağı 8:

https://www.bibalex.org/SCIplanet/en/Article/Details?id=144